Bu hikaye biraz günah
Bu yazı günaha açılan sürgülü kapı...
Sevgili sen!
Sayın sen!
Sen! Evet evet sen!
Yaşamakla ölmek arasında
Pezevenkle oruspu arasında
Yanındakiyle öteki arasında
Hep üçüncü hal olan; fakat bunun imkansızlığına inanan küçük tanrı
Niye koşuyorsun?
Tiner çekmiş, ot çekmiş, kafası güzel olmuş
Yerden yere vurulmuş, çalınmış
Kaybolmuş, piç olmuş bir yüzyılın çocuğusun
Ortaçağda unutulmuş biraz masum biraz suçlu ama koca bir oruspu çocuğusun!
Nereye koşuyorsun?
Hep yukarda olma güdüsüydü büyük har'ın nedeni,
Tutuştun ve küllerinden doğmayacaksın!
Bidaha doğmak isteyen sevgili sen
Sayın sen
Hoş görülü hanımefendi
Nazik beyefendi
Üzülme!
Bir türlü olamadığın bir kahramansın artık
Bak senden bahsediyor bu yazı...
Küçük düşlerin koca günahkarı, tuzluktaki pirinç gibisin... anlıyacağın biraz piçsin!
Neden bu hırs?
Kokuşmuş dünyanın kokuşmuş insanları!
Siz hırsla yanarken,
Hep hiç olamazken,
Bir kenarda hiçliğin farkında olan ben
Derin derin asılacağım pipoma...
Entel aşağlamasıyla izlerken sizi nefret edeceksiniz benden
-ki sadece bir hiçin megolamanyasıyım-
Yazık ki hala derin bir hırs...
Yazık ki küllerinden doğacağına inanan bi sürü ahmak...
Küller uçtu...
Pipodan bir nefes daha...
Küller düştü...
Doğmak isteyenler...
Doğmak isteyenleri becermek isteyenler...
Ne duruyorsunuz?
Hayatın bir formülü olduğuna inanan
Bu formülün dinamik olduğunu anlayamayan
Sevgili statik salak...
Sen öldün çünkü biraz çöldün
Oyun bitiyor...
Mermi havada...
Nefes uzakta...
Ses yakında...
Sevgili sen!
Sayın sen !
Sen! evet evet sen!
Güle güle...
--------------------------------Emrah CEVHER---------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder