16 Nisan 2010 Cuma

KADINIM...

Bir avluda bulmuşlar leşimi sayın macesteleri,

Kadınım yokmuş yanımda,

Çırıl çıplak kaçmış efsanenin içinden.

Son sözümü çıkaramadım kör kuyumdan,

-ölünün ilk sözü kadınım nerede olmuş-


Macesteleri af buyurun ama kadınım, kadınım yok diyorum.

Biliyorum; masmavi değil gökyüzü,

Biliyorum; ben durdukça dönecek, ben yürürsem duracak bu dünya,

Biliyorum; efsaneler sever gülmeyenleri,

Biliyorum; her özne fiilini arar, her maktülde failini,

Biliyorum; en büyük kalabalıklar yalnızların

Macesteleri yalnızlığım nerede?

Yalnızlığı ben seçince güzel,

Bu yalnızlık bana ait değil,

Baba, oğulu terketmiş kutsal ruh uçkur peşinde...

Macesteleri ne kadınım var ortalıkta ne de yalnızlığım,

Diyorum, diyorum ama nafile...

Gölgesi kendisine ait olmayan bir kadın,

Avcunda çalıntı gölgeler...

El altından pazarlıyor,

Yaklaşıyor sessizce,

“Yeni gölgelerim var”

Ufaktan gösteriyor,

Sızmaya çalışıyor herbiri parmak aralarından...

Kadınım!

Kadınım orada...

Gölgem karşılığında alıyorum gölgesini

Macesteleri,

Korkuyor benden, dokunmaya çalıştıkça kaçıyor,

Dokunun yerime, okşayın saçlarını ve fısıldayın kulağına

“Kumral kuşlar uçuşacak az sonra doğudan,

soluklanmak için saçına konacak, büyük göçün yavruları

dokunmazsan ölcek, küçük kuş... işte bak!

Geliyorlar, uzat elini...”

Hadi macesteleri;

Dokunun yerime, okşayın saçlarını ve fısıldayın kulağına...

Hadi...

__________________Emrah CEVHER__________________

NİSAN 2010