21 Şubat 2009 Cumartesi

LATİN AMERİKA’DAKİ HAREKETLERİN TARİHİNE KUŞBAKIŞI…

“Ulan burada niye olmuyor” benzeri hayıflanmalarla, orada olana bitene ağzımızın sulandığı, ilgili muhabbetlerde ‘insanımızın tarihsel itaatkârlığından’ dem vurulması alışkanlık haline geldiği, ‘örnek alınması’ gerektiği telkininin, kulaklarımıza pelesenk olduğu yer: Latin Amerika.
Peki, ne oluyor da burada halkçı başkanlar iktidar oluyor ve bu başkanlar ABD’ye ‘giydirmeden’ cümle kuramıyor? İşlenmeyen arazileri işgal eden ‘Topraksızlar’ı, fabrika işgalleri yapan işçileriyle, politikalarına dair pek çok eleştirinin de yapılabileceği Latin Amerika ülkeleri, tarihin büyük karnavalına ev sahibi olmaya en yakındalar gibi gözüküyor. Hem dinamik, şenlikli eylemlilikler gerçekleştiriyorlar, hem de gerektiğinde, 6–7 milyon kişi sokaklara dökülüp başkanlarını CIA’nın elinden alabiliyorlar. ‘Yeryüzünün lanetlileri’, tarih sahnesinde özne olacakları günü yaratma çabasındalar. Bu satırlar da, hareketin tarihsel köklerine yüzeysel bir bakış olma peşinde...

1492’DE İŞGAL BAŞLADI
1492’de Cenovalı korsan Colombus, Amerika’yı keşfetti ve böylece kıtadaki sömürüye ‘vira’ dendi. Colombus kıtaya ayak bastıktan 20 yıl sonra, yerlilerin sayısı %95 azaldı. Bu tarihten sonra, zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla sömürücülerin ağızlarını sulandıran Latin Amerika ülkeleri, türlü işgallere, talanlara, yağmalara, soykırımlara ev sahipliği yapacaktı.
Colombus’la başlayan İspanyol işgaline (etkiye) ilk örgütlü tepki, daha sonra sembolleşecek olan ‘Tupac Amaru’ önderliğinde, İnkalar tarafından oluşturuldu. Silah olarak oldukça ilkel durumda olmalarına rağmen –malum, yerlilerde top, tüfek yok- İspanyol ordusu ile uzun süre savaşan İnkalar, önceleri başarı elde etseler de, 1572 yılında İspanyolların egemenliği altına girdiler. İspanyollar ve Portekizliler işgallerini derinleştirdikçe, direnişler de sertleşti ve çoğaldı. Fakat bunların en kitleseli ve örgütlüsü, Fransız Devrimi’nin rüzgârını da arkasına alan Simon Bolivar’ın önderliğindeki hareketti. Böylece pek çok bölge, 19.yy.ın başında bağımsızlığını ilan etti; en azından bir süre için!

ABD’NİN SALDIRILARINA KARŞI GERİLLA DİRENİŞİ
20.yy.ın ilk yarısında ABD, Latin Amerika ülkelerinde darbeler organize etti ve işbaşına getirdiği ‘kukla’ hükümetlerle ‘talan’, ‘teslimiyet’ pardon ‘ticaret’ antlaşmaları imzaladı. Böylece artık Latin Amerika ülkelerinde ABD şirketlerin ‘borusu ötmeye’ başladı. Meksika’da Zapata’nın, Nikaragua’da da Sandino’nun önderliğinde direnişler de hemen arkasından…
2.Paylaşım savaşından sonra, ABD’nin ‘yeni sömürgecilik’ine karşı mücadeleler yükseldi ve Bolivya’da ve Küba’da devrim, Şili, Arjantin ve Kolombiya’da da toplumsal hareketlerin yükselmesi ve gerilla gruplarının oluşmasıyla, somut kazanımlar elde edildi.

DARBELER ZAMANI!
1970’lerle beraber, yeni sömürü politikalarının rahatça uygulanabilmesi için, her biri diğerinden daha kanlı –mesela sadece Şili’deki bilânço: 20 bin kişi öldü, 30 bin kişiye işkence yapıldı, 25 bin üniversite öğrencisi okuldan atıldı, 200 bin işçi işten çıkarıldı- ‘CIA darbeleri’ başladı. Sırasıyla; Honduras, Guatemala, Arjantin, Bolivya, Ekvator, Uruguay, Şili’de darbeler oldu; binlerce sendikacı ve sosyalist tutuklandı veya öldürüldü. Böylece IMF programının uygulanmasının önündeki engeller kaldırıldı ve ülke halklarının geliri %60 azaldı.
1982’de Arjantin’de yaşanan mali krizden bu yana, toplam 70 ülkede IMF patentli 556 ‘Yapısal Uyum Programı’ uygulandı. Bu politikalarla, nüfusun en üst (ekonomik olarak) %20’sinin zenginliği, en alt %20’sinin 20 katına çıktı.
1990 Ağustos’unda, Peru’da benzin fiyatı %2968 (ikibindokuzyüzaltmışsekiz), ekmek fiyatı %1150 oranında arttı. Çalışanların geliri ise tam tersine; on yıl önceye göre %92 azaldı.
1985 Eylül’ünde, Bolivya’da %24000’e varan enflasyonla beraber, kamu harcamaları kısıldı, 50 bin kamu işçisi işten çıkarıldı.
2001 Aralık’ta IMF, kemer sıkmaktan ümüksüz kalmış Arjantin’in posasının artık para etmediğini ifade eden bir açıklama yaptı. Açıklamada ‘Türkiye’ye destek verilmesi gerektiği’ vurgulanıyordu. ‘Don’t cry form e Argentina’ şarksının belleklerimizi harekete geçireceği, 27 ölü ve 150’den fazla yaralıyla birlikte hükümeti de istifaya mecbur eden, yağmalı bir isyan; kontrolsüz!

TEŞEKKÜRLER IMF !!!
İşte, ‘IMF isyanları’ denilebilecek bu hareketlilikler, 1990’larda yükselişe başlayan sol hareketleri iktidara getirdi. Venezüella’da Chavez, 2000’de, oyların %60’ını alarak, Bolivya’da Morales ise, 2006’da iktidara geldiler.
Latin Amerika’daki sol politik hatta iki genel eğilimden bahsedebiliriz. Birisi, halkçı-ulusalcı çizgileriyle Chavez ve Morales öncülüğündeki ‘parlementocu’ hat, diğeri ise; merkezi problemlere, doğrudan eylemle müdahale eden MST (Topraksız Köylü Hareketi), MTD (İşsiz İşçi Hareketi), EZLN (Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu), Bolivya’daki cocolerolar ve Quechua madencileri, Paraguay’daki Ulusal Köylü Federasyonu ve Ekvator’daki CONAİE gibi örgütlenmelerdir. Bunların dışında Kolombiya’da FARC ve ELN, bu gruplamalara uymayan, halk tabanlı, kitlesel gerilla hareketlerindendir.

Yararlanılan kaynaklar:
Sibel Özbudun, Latin Amerika’da İsyanın Tarihi, Ütopya Yay.
Masis Kürkçügil, Latin Amerika’nın Kaynayan Damarları, İthaki Yay.
Cüneyt Akalın, Latin Amerika’da Devrimci Program ve Siyasetler, Teori Dergisi, Eylül 2006


__________________Serdar Y. Türkmen_________________

Hiç yorum yok: